1913’de kurulan Yavuz Kitapevi, İzmir ile ilişikli pek çok roman ve hikâyeye konu olmuş bir kültür mekânıdır. İlk dükkân, I. Beyler sokağında açılmıştır. 1942 yılında ise bugünkü yerine taşınmış, 80’li yıllarda ise Milli Kütüphane Caddesi’ne çıkan pasajlardan biri olan Tibaş Çarşısı’nda ikinci şubeyi açılarak yayın ve pazarlama faaliyetleri genişletilmiştir. Balkan harbinden sonra Selanik’ten gelen Fahrettin Kitapçı’nın aile yaşam öyküsü mesleğin nasıl başladığına tanıklık etmemizi sağlamaktadır.
Kendisi Hukuk Mektebi’nin son sınıfındayken Sultan Reşat’ın öğrencileri de askere alınacak talimatı üzerine bir grup öğrenci arkadaşı ile huzura çıkarak; “bizim istikbalimiz ne olacak” diye sorarlar. Sultan Reşat “önce vatanın istiklali, sonra sizin istikbaliniz” diye yanıtlar bu soruyu. Ardından Balkan Harbi günleri başlar, derken İzmir İşgal edilir. Bir ömür askerlikle geçer böylece. Selanik’te öğretim üyesi olan babanın çocukları olan, İstanbul Hukuk Mektebi mezunu ve Selanik, Üsküp ve Manastır’da İstinat Mahkemesi üyeliği yapmış ağabey Hüsnü Bey ile Fahrettin Bey entelektüel bir birikime sahiptir. Genç Türk Cumhuriyetinde yeni bir yaşam kurmak için kendi birikimlerine uygun bir iş olarak kitapçılık karşılarına çıkar. “Ragıpzade Biraderler Yavuz Kitapevi ve Kırtasiye” adı ile ilk dükkânlarını açarlar. İlk mecliste Muğla’dan Milletvekili seçilen Hüsnü Bey dört dönem bu görevi sürdürür. Selaniklilik ile hemşeri ilişkisi kurdukları Mustafa Kemal Atatürk’e kitap hediye ettikleri ve O’nun de aileye “Kitapçı” soyadını verdiği ailenin sıklıkla ve gururla anlattıkları anılarının başında gelir. Kitapçı dükkânı adını, I. Dünya Savaşı’nda Almanlardan alınan ve Yavuz Zırhlısı adı verilen gemiden almıştır. Günümüzde Ragıp Bey Anafartalar Caddesi üzerindeki dükkânda, ablası Birgül Hanım ise Tibaş İşhanı’nın giriş katındaki dükkânda çalışmaktadır.
Birgül Hanım, İzmir’in Cumhuriyet dönemi anılarıyla büyümüş, Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Macar Dili Edebiyatı eğitimine başlamış, ancak koşulları uygun olmadığı için eğitimini tamamlayamamış, babasının yoğun iş günlerinde en çok destekçisi olarak yardım ederek öğrendiği ailenin işini, ailede bir anlamda lokomotif görevi de üstlenerek sürdürmüş ve sürdürmekte olan bir kimliktir. Aile Ragıp Bey’in oğlu Cenk Bey mesleği sürdürmek konusunda kararlıdır. Yavuz Kitabevi’nin bir asrı aşkın mesleki birikimini, İzmir şehri çerçevesinde sahip olduğu tarihi birikimi,; İzmir’in romanlara, hikâyelere kimi zaman yayıncı olarak, kimi zaman çarşıdaki bir mihenk noktası olarak edebiyat dünyasının parçası olmaları, Kemeraltı’nda süre gelen entelektüel yaşantının tanığı ve aktarıcısı olmaları, kültürel ve tarihsel sürekliliğin somutlaştığı bir örnek olmaları, aile içinde yeni kuşakların da kitapçılığa devam ederek değerleri geleceğe taşıma ve yaşatma isteğini somutlaştıran bir örnek oluşturmaları ile takdir edilmiştir