1937 yılında inşa edildiğini söyleşimiz vesilesi ile öğrendiğimiz konutta şu anda Ceyhan Diz (D.1942) ve annesi Saide Diz (D.1921) birlikte yaşıyor.
Asimetrik cepheli konutun giriş kapısının bulunduğu dışa taşkın bölümü giriş katında sofa olarak değerlendirilmiş. Sofaya açılan iki odanın giriş cephesinden bakıldığında daha içe çekilmiş olduğu görülüyor. Gerek tek yüzey olmayan cephe düzeni, gerekse kapı ve pencere açıklıklarının ölçeği, Erken Cumhuriyet Dönemi mimarisi özellikleriyle uyumunu gözler önüne seriyor. Sofada giriş aksında bir merdiven ile üst kata ulaşılıyor. Giriş aksındaki diğer kapıdan ise küçük bahçeye geçiş sağlanıyor. Üst katta yine bir sofa yer alıyor. Buradaki sofadan giriş cephesinde bir oda ve alt kattaki iki odanın üzerinde de yine iki oda bulunmakta. Cephedeki işlemeler ve ay yıldız motifi de ayrıca dikkat çekici.
Ceyhan beyle sohbete başlıyoruz. Siz bu evde mi doğdunuz diye sorunca bu odada doğdum diyor, sofaya açılan iki odadan birini göstererek. Aile köklerini sorunca ayrıntılı bilgi veriyor bize.
“Yunanistan Osmanlıya geçince 330 yıl Osmanlı’da kalmış. Oradaki Müslüman nüfusu arttırmak için Eskişehir’den Müslüman nüfusu oraya taşımışlar. Benim annemin ataları oraya bu vesile ile göçmüşler. Annem; Kavala’nın kazası Pravişte’de doğmuş. Üç- üç buçuk yaşında gelmişler; Anadolu’ya, Bergama’ya. Öyle olmasına rağmen oradaki evi mahalleyi, isimleri ve pek çok anıyı hatırlıyor annem.”
Saide Hanım; ilk geldiklerinde, Yeni Cami’nin oradaki bir evde, sonra Küçükalan’da demir kapılı tarihi bir evde oturduklarını söylüyor bize. Eşi de Kavala’dan gelmiş kendisi gibi.
“Annem bu eve kendisi gelin olarak gelmiş. Dört çocuk sahibi olmuş. Bu evi dedem yaptırmış” diye ekliyor Ceyhan Bey.
Peki, oradan gelince ne iş yapmışlar sorumuza Saide Diz yanıt veriyor.
“Tütün ziraatı yapıyorlardı. Ama benim babam tüfekçiydi. Tüfekçi Ramazan derlerdi. Çok para kazanıyordu o işte… Onlar (eşi ve ailesi) tütün işi yapıyorlardı.” Saide Hanım Atatürk’ün 13 Nisan 1934’deki Bergama ziyaretinin canlı tanıklarından biri.”
Ceyhan Diz
“Eşinin adı da Ramazan imiş. Damat da Ramazan, kayınpeder de Ramazan yani”
Sizin mesleğiniz peki?
“Elektrik teknikeriyim ben. 32 sene oldu emekli oldum, 87’de. Oğullarım da elektrik işini seçtiler. Ben Mithatpaşa Meslek Lisesi’nden mezun oldum. Büyük Efes Oteli inşaatında çalıştım. Gecesinde çalıştım. Orada sigortalamışlar 63’te… O iş büyük deneyim oldu. Bergama’ya geldiğimde sosyal hizmet yok. Köy yeriydi burası. Madem bu devlet beni okuttu devletime faydalı olayım dedim. Bazı sosyal faaliyetlerde bulundum. Dernekler kurdum, okul yaptırmak için. Sonra vakıf kurduk.”
Bu konutta ilk başlarda kalabalık yaşıyorlarmış. Saide Hanım gelin geldiğinde kayınvalide, kayınpeder ve onların çocuklarıyla birlikte yaşamış. Çocuklar evlendikçe kimi ayrılmış, kimi gelmiş, çok sayıda gelin gitmiş, gelmiş eve. Geleneksel Türk Aile yaşamından geriye tekil bir hayat kalmış. Özel günlerde çocuklar şenlendiriyorlarmış evi.
Konut sahibi, ilk yapımından bugüne dek konutun anılarına maliktir. Mübadele sürecinden günümüze uzanan yerel tarihin canlı tanığıdır. Konutuyla kurduğu aidiyet ve birikimini paylaşması ile bu kategori çerçevesinde özel bir örnek oluşturmaktadır. Konut sahibi, Seçici Kurulca Tarihi Yapıda Yaşam Kategorisi’nde Jüri Özel Ödülü ile onurlandırılmıştır.